İletişimde Beden Dilinin Önemi!

Katıldığım seminerlerde, söyleşilerde, eğitimlerde, etkili iletişim kurmak isteyen insanların çoğunun “güzel sözler”, “vurucu cümleler” arayışında olduğunu gözlemledim. Hatta kimi zaman kitapçıların reyonlarında bu ve benzer içerikli kitaplar arandığına tanık oldum. Güzel cümleler kurmak, etkileyici sözler söylemek, iyi bir ses tonu iletişim için elbette çok önemlidir ama sadece bunlar yeterli midir?


İnsanın en eski iletişim aracı beden diliydi. Atalarımız, duygu ve düşüncelerini ifade edebilmek için konuşmayı geliştirmeden önce beden diliyle anlaşır, beden diliyle iletişim kurarlardı. Konuşma yetisinin kazanılmasıyla beraber hiç kuşku yok ki insanın iletişim biçimi değişti. Ancak bu, sanılanın aksine sözlü iletişimi tek başına yeterli kılmadı. Günümüzde sözlü ve yazılı iletişim her ne kadar beden dilinden daha ön planda görünse de beden dili iletişimde hâlâ en önemli ve etkili faktör olma özelliğini koruyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, insanlar arası iletişimde kelimeler %10’luk bir etkiye sahipken, bu oran ses tonunda %30’u, beden dilinde ise %60’ı bulmaktadır.


En eski ve günümüz dünyasında bile bu kadar önemli yere sahip iletişim aracımız olan beden dilinin yeterince önemsenmemesi tuhaf, değil mi? Oysa her birimiz, farkında olmasak da beden dilimizi günlük yaşantımız içinde son derece etkili bir biçimde kullanıyoruz. Ancak bedenimizi, çoğunlukla kelimelerimizi veya ses tonumuzu kontrol edebildiğimiz gibi kontrol edemiyoruz. İnsan bedeni, karşılaştığı bir durum veya yaşadığı bir olay karşısında en içten ve doğal tepkilerini verir. Sözcüklerimizi, hatta ses tonumuzu kontrol edebilir, gerçek duygu ve düşüncemizi gizleyebiliriz belki ama beden dilimiz için bu durum çoğunlukla söz konusu değildir.


Hiç konuşmadan iletişim kurulabilir mi? Elbette kurulur!
Etrafımızda olan insanlarla hiç konuşmuyor olsak bile farkında olarak veya olmayarak bir iletişim kurarız. Bir mekâna, örneğin bir lokantaya girdiğinizi düşünün. Sizi karşılayan garsonla sözlü iletişim kurarsınız. Peki, orada kurduğunuz iletişim sadece bununla mı sınırlıdır? Tabii ki hayır! İçeri adımınızı attığınız anda sizi görmese bile sizin gördüğünüz, siz görmeseniz bile sizi gören insanlarla iletişim başlamış demektir. On metre uzağınızdaki masada yemek yiyen kişinin oturuşu, varsa karşısındaki kişiyle konuştuğu sıradaki el kol hareketleri, etrafına bakışı, yemek yiyişi, ağzını silişi, size o kişi hakkında çokça ipucu verir, kafanızda olumlu veya olumsuz bir fikir oluşmasını sağlar. Hiç konuşmadığınız, hatta belki göz göze bile gelmediğiniz bu kişi hakkında bir fikre, bir düşünceye, bir duyguya sahip olmanızı sağlayan etmen nedir? Elbette ki beden dili. Burada kişinin fiziksel özelliklerini, kılık kıyafet gibi fak- törleri yadsımıyorum tabii ki ancak tıpatıp aynı giysileri giyen iki kişinin iki farklı fikre, iki farklı duyguya neden olabildiği düşünüldüğünde, beden dilinin buradaki rolü ve önemi daha iyi anlaşılır diye tahmin ediyorum.

Bir yorum bırakın.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir